Ege bölgemizin muhteşem folklorik giyiminden bahsedeceğim.bay ve bayan giyimlerini aşağıda bulacaksınız.çok zengin giyim aksesuarları ile ege yöresi kıyafetleri sanki bir hazine.
Zeybek biz Tavaslılar için vazgeçilmez bir oyundur. Her ne kadar oynamasını bilmesem de, izlemesinden zevk alırım. Geçen hafta uygulamalı bir dersimizde sınıf arkadaşlarıma ilçemizin zeybeğinden yola çıkarak efe ve zeybek kavramı üzerine kısa bir sunum yaptım. Sinevizyon gösterimi ve resimlerin eşliğinde Tavas zeybeğini tüm sınıfa izlettim. Yoğun bir ilgiyle karşılaşınca Tavasımızın değeri bir kez daha anladım.
İlçemiz nüfusuyla, gelişimiyle pek parlak bir vizyona olmasa da kültürel birikim ve geçmişi açısından bir yapı taşı bana göre. Daha çok alıntılardan oluşan -ki kaynaklarını belirttim- bu derlememin bir kısmını sizlerle paylaşmak istedim.
Efeler, zeybekler...
Kimileri onlar için eski bir halkın kalıntısıydı, dedi. Kimileri Selçukluların kurduğu bir örgüttü, dedi. Kimileri Osmanlıydı, kimileri eşkiyaydı dedi. Kendilerine sorsan ‘’Bu dağların hâkimi kim?’’ emmi! Yiğit diye kime derler? Sözünde durana. İnsan bu dünyaya niçin gelir? Ölmek için. Şeytana inanır mısın? Yardımcımızdır derler törelerinde. İşte arkalarında kimi zaman özendirici, kimi zaman ürpertici, bir sürü söylence bırakan Kuvay_ı Milliyeci, beratlı, madalyalı bu adamlar gelin daha yakından tanıyalım.
Zeybekliğin asıl kökeni 16.yüzyıl sonu ile 17.yüzyıl ortalarına tarihlenen Celali Ayaklanmalarına dayanır. Gerçek anlamını da burada bulur. O çağlarda bozulmaya yüz tutan merkezi idare ve halka zulümden başka şeyi getirmeyen yerel vali ve mültezimler ile birlikte köylüler üzerindeki mali yükün ağırlığı, asker kaçakları ile birleşen isyancıların çığ gibi büyümesine yol açtı. Aydın, bu sıkıntıları daha fazla hisseden bir yöre olageldi. Bu isyancıların faaliyetleri yörede hep devam etti. Buna karşın aynı sebeplere dağa çıkan eşkiyanın gittikçe yöresel niteliklere bürünerek diğer eşkiyadan ayrıldığını ve bir çeşit toplumsal çete haline geldiğini görmekteyiz. Anlatılanlar bellidir: haksızlığa karşı çıkan köylü genci ve zenginden topladığını fakire dağıtan, gençleri evlendiren, köprüleri onaran gönlü tok eşkiya...
Efsanevi bir şekilde anılan efeler, zeybek oyunlarıyla yüceltilir. Ege’deki birçok yörenin kendisine ait bir zeybek oyunu mevcuttur. Kimisi ağır, kimisi kıvrak hareketlerle oynanan zeybek oyunları son zamanlarda popülerliğini giderek arttırmıştır. Düğün, bayram gibi mutlu günlerinde toplu yahut solo olarak icra edilen zeybek, oynaması profesyonellik isteyen, bir emek harcamadan öğrenilmeyen bir halk oyunumuzdur. Oyundaki tavrın çok önemli olduğu zeybekte hareketleri bir asi bir eşkiya havasında yapmak gerekir.
Tarihimize bakılırsa zeybek oyununun çıkışı olarak farklı yaklaşımlar vardır. Kimileri ilkçağ Anadolusunda bağbozumu şenliklerinde pekmez ve şarap ezme ritüelinin taklit edilmesiyle ortaya çıktığını savunur. Kimileri, adını verdiği zeybek oyununun efesinin hareketlerinin oyuna aktarılmasıyla oluştuğunu savunur.
Ayrıca efelerin giydikleri elbiselerinde ayrı bir anlamı vardır. Erkek oyuncuların başlarına bağladıkları oyalı ve işli bir takım aksesuarların üzüm taneleri, asma yaprakları gibi bir takım ilişkili öğeleri simgeledikleri bilinir. Kadınlarda erkeklerde ortak kullanılan fes, yer yer değişiklik gösterse de ana hatlarıyla aynıdır.
1- KULLANILAN KADIN GİYSİLERİ:
BAŞA GİYİLENLER: Başa ‘’ŞAMI’’ adı verilen ince bez sarılarak üzerine ‘’TIKKA’’ adı verilen fes giyilir. Fesin üzeri ‘’KREP’’ tabir edilen oyalı yazmayla süslüdür. Fesin arkasına bele kadar uzanan, halk arasında ‘’TEL KIRMA’’ adı verilen ‘’KURDELİ’’ takılır. Kurdelenin üzerine genç kızlarda ‘’ALHERİL’’ denilen pul işlemeli örtü örtülür. Fesin en üstünde ‘’GÜMÜŞ TEPELİK’’, ön kısmında ise; halk arasında ‘’URBİYE’’ (Küçük altın=rubye) adı verilen altın dizesi yer alır.
BEDENE GİYİLENLER: Buldan ve Ödemiş yöresinde dokunan ipeksi biçiminde ‘’BÜRÜNCÜK GÖYNEK’’ tabir edilen bolca, kollu, yakası biraz açık ‘’GÖYNEK’’ giyilir. Bürüncük Göynek üzerine ‘’GONCALI İŞLİK’’ adı verilen yaka ve kol uçları işlemeli ‘’İÇLİK’’ giyilir. Goncalı İşlik üzerine ‘’ ÜÇ ETEK’’ yani ‘’HENTERİ’’ giyilir. (Henterinin HZ.Fatıma’dan kaldığı inancından dolayı hanımların hayatları boyunca bir kez olsun henteri giymelerinin sevap olduğuna inanılır.) Üç etek kumaşları saten türü canlı ve parlak kumaşlardır. Üzerleri ‘’SIRMA’’ denilen parlak iple işlenmiştir. Üç Eteğin üzerine kışın ‘’İBADE’’ adı verilen ‘’V’’ yakalı, sırma işlemeli bol ve uzun kollu, kol yenleri de ağır işlemeli kadife çeket giyilir.
Bele halk arasında ‘’EPİR’’ adı verilen ‘’ŞAL KUŞAK’’ bağlanır. Üç Eteğin altına aynı kumaştan yapılma, bel ve bilek kısımları lastikli bol dökümlü ‘’ŞALVAR’’ giyilir. Şalvarın alt ucu diz üstünden bağlanarak diz altına doğru bol dökümlü durması sağlanır.
AYAKLARA GİYİLENLER:
Ayaklara üzerinde çeşitli figürlerin bulunduğu renkli el örmesi ‘’YÜN ÇORAPLAR’’ ile ‘’YEMENİ’’ kış günleri giyilir. Yazın ise; ince çorap ve terlik tercih edilir.
AKSESUARLAR:
Boyunda halk arasında ‘’BEŞİBİRLİK’’ adı verilen beşi bir yerde altın takımı, belde kuşak üstünde ve içinde oyalı çevre ve para kesesi vardır. Eller ise genellikle kınalıdır.
2- KULLANILAN ERKEK GİYSİLERİ:
BAŞA GİYİLENLER: Başta vişneçürüğü renginde kozalı fesin üzerine, güzel oyalarla bezenmiş renkli bir ‘’DALIBURUZ’’ sarılır. Siyah koza fesin tepe noktasından başlayıp Dalıburuzun altından başlayıp enseye kadar uzanır.
İÇE GİYİLENLER: Erkekler sırtlarına ‘’KUZGUN’’ adı verilen yastıkla beslerler. (Efeyi arkadan gelecek darbelere, kesici silahlara karşı koruması içindir.) Üzerine ‘’KAPUT’’ bezinden ‘’İÇLİK’’ giyilir. İçlik üstüne hakim yakalı ya kilim desenli veya beyaz üzeri çizgili kollu ‘’ZIBIN’’ giyilir.
BEDENE GİYİLENLER: Zıbın üzerine donuk mavi çuhadan yapılan, üzeri kaytan işlemeli çaprazlamasına düğmelenen, kolsuz ‘’DELME’’ giyilir. Delme üzerine gene aynı renkte ve işlemelerden yapılan kollu ‘’CEPKEN’’ giyilir. Kasıkla göğüs arasına (bele) üst üste çift ‘’ŞAL KUŞAK’’ dolanır. Onu üstüne de üzerinde halkın işlev ve uğraşılarını sembolize eden işlemeler bulunan ‘’GOLAN’’ sarılır. Kök boya ile boyanmış ibrişimden el tezgâhında dokunmuş üç cm eninde üç metre uzunluğundadır. Golan üstüne işlemeli deriden yapılmış iki sıra kayışla bele bağlanan ‘’KÜTÜKLÜK’’ takılır. Tavas yöresine has en önemli parçadır. Üstünde leğen ve su ibriği ( Efelerin temizliğini sembolize eder) Karasaban, yaba, dirgen, tırmık (Geçim kaynağının çiftçilik olmasını yansıtır.) silah türleri ile ilgili figürler avcı ve av hayvanlarını sembolize eden motiflerdir. Mavi çuhadan, siyah kaytan işlemeli ‘’ŞALVAR’’ diz kapağı üzerine kadar uzanır ve bele işlemeli ‘’UÇKUR’’ ile bağlanır. Şalvar uçkuru, belin arka tarafından ‘’PIRDÖNDÜ’’ ve ‘’FİTİL’’ aracılığıyla bağlanır.
AYAĞA GİYİLENLER: Diz kapağının altına dek uzanan, işlemeli, kozalı yün çorap giyilir. Onun üzerine de ‘’BODİM’’ denilen siyah körüklü çizme giyilir. Çizme almaya gücü yetmeyenler de ayakkabı üzerine ‘’TOZLUK’’ giyerlerdi.
AKSESUARLAR: Beldeki şal kuşağı zeybeğin yavuklusundan nişanlılık sembolü yöremiz kızlarının el emeklerinin ürünü olan ‘’ÇEVRE’’ adlı mendil sokulur. Bir ucu ‘’DELME’’ ye bağlı ‘’KÖSTEK’’ diğer ucu cep saati ile birlikte kuşağın içine yerleştirilir. Yine kuşağın efenin en önemli silahlarından olan ‘’KAMA’’ sokulur. Kuşağın içerisine ayrıca ‘’PİŞTOV’’ denilen tabanca yerleştirilir. Ayrıca para kesesi, tütün kesesi ya da tabaka ve tesbih diğer aksesuarlardır.
* EFELER, Ege Bölgesi Halk Oyunları, Servet Yapım, Denizli
* http://www.tavas.gov.tr
* Zeybek Oyunlarının Tarihte Ortaya Çıkışı-Cumhur Sevinç
* http://www.turkuler.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder